Çevirmen: Rising Gambler
Düzenleyici: Rising Gambler
4.Bölüm: Eğitim (3)
‘’ Bu durumda öncelikle bu problemi çözmeliyim. ‘’
Gizli parça…
Eğer kötülük tanrısının bile şansımı kıskanacağı türden bir
eğitim bölümünde bir hazine
bulabilirsem,
benim için iyi bir başlangıç olmuş
olacak. Önceki hayatımda birçok dahiyle karşılaşmıştım ama
hiçbiri final
bölgesinde diğer ırklara karşı başarı gösterememişti.
‘’ Şimdi düşünelim.
İlk gizli parça en yakın tren istasyonunda olmalı. ‘’
Eğitim alanı iki aşamadan oluşuyordu.
İlk aşamada yüz insan beraber hareket ederdi. Üç ay sonraki belirlenmiş arenaya çıkmak için
gereken görevlerde birbirlerine ihtiyaçları vardı.
İkinci aşama da ise artık avlanma başlar ve mutlak bir güç
oluşana kadar birbirleriyle savaşırlardı.
Ayrıca ikinci aşamada daha önceden
başlayanlarla aynı alanda olunacağından onlarla tanışabilirdin.
Daha sonradan eğitim bölümünde Hansoo iki gizli parça
olduğunu öğrenmişti. Bu yüzden şimdi
onları bulmak için çabalıyordu ama zamanı
kısıtlıydı.
İlk hafta geçtikten sonra gizli parçalar yok olacaktı.
‘’ Gangnam İstasyonuna
doğru gitmeliyim. ‘’
Gangnam istasyonuna doğru ilerlerken etrafa baktığında tekrardan
her yerde kaos oluştuğunu gördü.
‘’ Böyle olacağını
biliyordum. ‘’
Hansoo dilini şıklatıp etrafı gözlemeye başladı;
‘’ Neden bunu
yapıyorsun!? ‘’
‘’ Ahhk! Biz ayrı
ilerleyeceğiz ! ‘’
‘’ Nereye! Hayatta kalabilmemiz için hepimizin birlik
olması gerek ! ‘’
Savaş bittikten sonra tekrardan gürültü oluşmuştu.
‘’ Onların fikirleri
muhtemelen birbirinden farklı. ‘’
Her yerde küçük kavgalar görülüyordu.
İnsanlar başkalarıyla birlikte gruplar oluşturmak istiyordu
ancak kimin alıp kimin alınmaması
konusunda sıkıntı yaşıyorlardı. Normalde eğer
ki iki insan arasında görüşler farklıysa iki tarafta
farklı
yollar da ilerlerdi
ancak yüksek stresli bir ortamda oldukları için karşılarındakilerin görüşlerine
saygı
duymayı bırak dinlemeye bile tahammül edemiyolardı.
Hansoo etrafı gözleyip ilerlerken bir anda ona doğru 3 erkek
ve 4 kızın ilerlediğini gördü.
‘’ Ah, ciddi misiniz…
‘’
‘’ H-Hey! Nereye
gidiyorsun ? ‘’
Ona doğru gelenleri görürken kendini somurtmaktan alamadı.
‘ Bu seviyedeki bir güzellik… Kesinlikle çok sorun
oluşturur. ‘
ÇN: İçinden düşündüklerinde bu şekilde tek tırnak ile
göstereceğim.
Bu dünya da kural olmadığından güzel kızlar birçok erkeğin dikkatini çekip, sahip olmak için
savaşlar çıkmasına sebep olur. Hangi dünya da olursan ol, yanında bir kız
gezdireceksen dikenin
acısına katlanmak zorundasın.
Aniden aralarındaki bir kız konuşmaya başladı;
‘’ Biz birlik
oluşturmaya karar verdik. Şuradaki kişiyle birlikte hareket edeceğiz ! ‘’
‘’ … ‘’
‘’ Hey Hansoo ! Neden
bizi tanımıyormuş gibi yapıyorsun ? Biz dostunuz değil mi? ‘’
‘ Ah, tabi. ‘
Hansoo o an anlamıştı. Onlara göre çok uzun zamandır burada
olduğu için artık kolejdeki dostlarını
hatırlamıyordu.
Elli yıl öncesini hatırlamanın bir yolu yoktu.
‘ Ah tabi. Biz dörde dört takılan yakın arkadaşlar
olmalıyız. ‘
O sırada kulenin oradan yirmili yaşlarda görünen bir erkek gruba yaklaşırken Hansoo’yu hatırladı.
Çılgınca Goblinleri keserken onlarcasını yok etmişti.
‘ Heralde bir dövüş sporu yapıyor olmalı. ‘
Taesung, onun güçlü olduğunu anlamıştı. Peri kahramanlardan bile daha güçlü
olabileceğini
söylediğinde bunun hayalini kuran tek kişi olmadığını da anlamıştı
ve şu an yaralanmış görünüyordu.
Hansoo, Taesung’a doğru baktığında bunun biraz problem
oluşturacağını anlamıştı.
Normalde savaş daha yeni bitmişken tekrardan dövüşe girmek
istemezdi ancak karşı taraftan
saldırgan bir his alıyordu. Hiçbir sebep olmaksızın ona böyle bakması rahatsız etmişti ancak
onunla
tanışmaya da , savaşmaya da şimdilik gerek yoktu.
Hansoo arkasına dönüp hızlı bir şekilde yürümeye başlamışken
arkadan bir ses duydu;
‘’ Bu piç beni
görmezden gelip gitmeye çalışıyor… Hey! Nereye gidiyorsun? ‘’
Hansoo bu sözleri duyduktan sonra aniden ciddileşmişti;
‘’ Bana söylemek
istediğin bir şey mi var? ‘’
Taesung ona doğru
yaklaşırken Hansoo’nun tutumundan rahatsız olmuştu;
‘’ Ne? Neden p.ç biri
gibi davranıyosun. ‘’
O anda Hansoo’nun görünüşü yavaş yavaş sertleşmeye
başlamıştı. Burada geçirdiği elli yıllık savaş
deneyiminden sonra ciddi yüz
hali bir şeytanınkine benziyordu.
Taesung onun bu halini gördüğünde
biraz daha nazikleşmeye karar verdi;
‘’ Biz kötü insanlar
değiliz. Sekiz kişi gibi görünüyorsunuz? Neden bizimle arkadaşlarının
onay verdiği gibi birlik olmuyorsun? Böylece
daha hızlı güçlenebiliriz. ‘’
Bu kişi grubun lideri gibi gözüküyordu. Gözlerine bakmak
bile onun nasıl bir tip insan olduğunu
belli
ediyordu. Onun gibi insanları
kontrol edip güç arayışında olan insanlar için bu dünya bir kutsama
sayılabilirdi. Sonuçta hiçbir yasa veya kural yoktu. Eğer Eres’in insanlara
kapalı olmayıp, onlarla iyi
geçinmesini istediği son sözü olmasa bu kadar bile konuşmaya
sabredemezdi. Aslında hepsini
birden
öldürüp gizli parçayı aramak çok daha kolay bir yol olurdu.
Hansoo hızlıca cevapladı;
‘’ Gerek yok. ‘’
Fazla insanla yolda ilerlemek kötü sayılmazdı ama diktatör
kişilikli insanlarla ilerlemenin gruba
zarardan başka bir etkisi de
olmazdı. Kalan arkadaşları Hansoo
arkasına dönüp ilerlerken
birbirlerine
bakıp ne yapacaklarına karar vermeye
çalışıyorlardı;
‘’ Seni g.t herif. ‘’
Taesung, dişlerini
sıkıp Hansoo’ya doğru ilerlerken araya Giltae girdi.
‘’…’’
Taesung, büyük abisinin bu tepkisine şaşırmıştı. Giltae,
Taesung durduğunda konuşmaya başladı;
‘’ Şimdi kavga etme
zamanı değil. Az önceki durumlar için organize olmalıyız. Şimdilik
konuşacak
bir yer bulalım. ‘’
Giltae etrafa baktığında 70 insandan az kaldığını görmüştü.
Garip bir yerde, garip canavarlar.
Ve üstüne lanet olası bir peri…
Durum zaten kötüyken, bir de üstüne başka problemler
oluşturmak mantıklı olmayacaktı.
‘ Öncelikle atmosferi
düzeltmeliyim. ‘
Giltae kalabalıktan uzaklaşmak için grupla birlikte
ilerlemeye devam etti...
……………………………………
Taesoon, Hansoo’ya baktığında önünde düzensiz bir şekilde
yürüdüğünü gördü. Gözlerinde ki
karmaşık bakışları anlayamıyordu;
‘’ Şu an doğru zaman
olduğundan emin değilim. ‘’
Geçmişteki halini düşündüğünde tam saf biriydi. Şimdi ona
baktığın da onda farklı bir şey
hissediyordu ama ne olduğunu anlayamıyordu.
‘’ Hey Hansoo!
Gerçekten bizi hatırlamıyor musun? ‘’
‘’ Sanırım buraya
geldiğimde amnezi yaşadım. Pek fazla bir şey hatırlamıyorum. ‘’
Mihee Hansoo’nun cümlesinden sonra gülümsemişti. Mihee
tekrardan kendini toplayıp sordu;
‘’ Şu an nereye doğru
gidiyoruz? ‘’
Hansoo kuleden ayrıldıklarından beri yolu biliyormuş gibi
ilerliyordu ve buna şaşırmıştı;
‘’ Gangnam Tren
İstasyonuna. ‘’
Hansoo kısaca cevaplamıştı.
‘’ Neden oraya? ‘’
Hansoo gittikçe sıkılmaya başlamıştı. Tek başına gitseydi bu
tür uğraştırıcı şeylerle uğraşmak
zorunda kalmazdı.
‘ Eres… Hala bana bela açmaya devam ediyorsun… ‘
‘’ Öyle hissediyorum. ‘’
‘’ Hissetmek? ‘’
‘’ Evet. Psişik Rün
toplarken bir anda oraya gitmem gibi bir his geldi içime. ‘’
‘’ Bu adamı takip
etmekle doğru mu yapıyoruz? ’’
Jisun bu sözleri, sevgilisi Gangtae’ye fısıldayarak
söylemişti. Taesung şüpheli bir şekilde
yaklaştı.
Bu dünya da her şey mümkün olsa da nedense pek doğru gelmiyordu.
Hansoo istasyonu gördüğünde şaşırmıştı;
‘’ Maalesef burada
hala yaşayan arkadaşlarımız varmış. ‘’
Kuuaaaakkk
Hansoo Padao’sunu çıkardığı anda atıldı…
Eline sağlık
YanıtlaSilElinize sağlık. Bölüm için teşekkürler. ...
YanıtlaSildisqus yorum sistemi getirirseniz iyi olur siteye. elinize sağlık
YanıtlaSilElinize saglik bolum icin tesekurler
YanıtlaSilEline sağlık yp ne zaman glck
YanıtlaSilBu gece belki gelebilir ama yarın tdg de rein de olacak.
SilEline sağlık aşırı hızlısınız
YanıtlaSil