Düzenleyici:
Rising Gambler
Kutsal Orkide Enstitüsünde
Beyaz sakallı , yaşlı bir adam önünde duran Xiao Ning er’e
şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Bu kıdemli enstitünün yardımcı müdürü Ye Sheng’di.
“Xiao
Ning’er Göksel Kutsal Sınırına gerçekten girmek istediğine emin misin?”
dedi
kaşlarını çatarak
‘’
Göksel Kutsal Sınırına girmenin tehlikeli olduğunu biliyorsun değil mi ? Birkaç
öğrenci buraya girdikten sonra Ruh bölgesinde ciddi hasar almış vaziyette
çıktılar.”
“Müdür
Yardımcısı ben buraya girmek için gerekli özelliklere sahip değil miyim?”
dedi Xiao Ning’er kafasını kaldırıp Ye Sheng’e baktı. Gözlerinde kararlı bir
bakış vardı.
“Elbette
senin yeteneklerin girmek için uygun. Gümüş seviyeye ulaşmadan önce Göksel
Kutsal Sınırına girmenin gerçekten büyük faydası var.”
Dedi Ye Sheng. Uzun zamandır Ye Sheng’in böyle göze çarpan bir öğrencisi
olmamıştı.
“Ben Göksel
Kutsal Sınırına girmeye karar verdim” dedi Xiao Ning’er kafasını
sallayarak, onun gözlerinde benzeri görülmemiş bir kararlılık vardı.
“Peki
baban ne diyor? O da girmene izin verdi mi?” dedi Ye Sheng.
“Evet”
dedi Ning’er. Fakat Ailesinin onu bu hareketinden haberi dahi yoktu.
“Tamam
o zaman. Durum buysa senin istediğini yerine getireceğim.” Ye
Sheng onayladı. Birkaç öğretmenle birlikte Kutsal Orkide Enstitüsünün arkasında
büyük binanın önüne geldiler.
Enstitünün öğretmenleri birbirlerine baktılar.
Gerçek şuydu ki Onların hepsi Xiao Ning’er’in bu cesaretine biraz hayranlık
duyuyorlardı. Xing’er gerçekten de Göksel Kutsal Sınırına girecek kadar
cesaretli biriydi. Göksel Kutsal Sınırı aşırı derece gizemli bir yerdi. Sadece
dâhilerin içindeki dâhiler buraya girebilirdi. İçeri giren öğrencilerinde
ruhlarında bir çok problem oldu, hiçbir şey kazanamadan geri geldiler. Sadece
birkaç öğrenci Göksel Kutsal Sınırı geçmeyi başarmıştı. Elbette bu Göksel
Kutsal Sınırı geçen öğrenciler bir çok güçlü miras elde ettiler aynı zamanda
çok güçlü bir uzman oldular. Bunlar en azından Siyah Altın Seviye Şeytan
Ruhçusu oldular. Sadece Ye Mo Efsane Seviye Şeytan Ruhçusu olmayı başardı.
Göksel Kutsal Sınırı hakkında her zaman bir efsane
vardı. Bu sınırı geçmeyi başaran kişi tüm Şanlı Şehrin odak merkezi haline
gelirdi. Böyle bir yetenek Şehir Lordunun Konağına çağrılır ve koruma altına
alınırdı. Şehir Lordu Konağı bu dâhiyi her zaman korurdu. Onlar bu dâhinin
eğitiminin bölünmesine asla izin vermezdi. Aynı zamanda bir çok imtiyaza sahip
olurdu.
Şanlı Şehrin şeytan canavarları tarafından şimdiye
kadar yıkılmamasının sebebi bu dâhilerden dolayıydı. Bu dâhilerin yükselmesi
demek Şehrin daha iyi korunması demekti. Bu nedenle Şehrin Korunması büyük
oranda bu dâhiler tarafından sağlanırdı.
Ye Sheng ve öğretmenlerin rehberliği altında, Xiao
Ning’er büyük yapıya doğru yürümeye başladı. O kafasına öne eğdi ve hayal
kurmaya başladı. Nie Li’nin ne yaptığını merak etmişti.
“Seni
takip etmeye devam edeceğim. Seninle yan yana savaşacağım. Ve bir gün En
sonunda dikkatini bana vereceksin!” diye düşündü
Ning’er. Onun yüzünde büyüleyici bir
allık oluştu. O Nie Li ile karşılaşmasını hatırladı. Bilmeden de olsa Onun
kalbinde Nie Li’nin görünüşü hiçbir zaman gitmeyecekti.
Xiao Ning’er in bu kadar çabalama sebebinin yarısı
da Nie Li’nin dikkatini çekmekti.
Xiao Ning’er kafasını kaldırdı ve adımlarını
hızlandırdı.
Birkaç gün sonra Şanlı Şehrin Kuzey Savaşçı Alanı,
Kuzey Savaşçı Alanı birkaç kilometre çapına sahip
bir alandı. Bu alanın seyirci kısmı on bin insanın oturması için yeterdi.
Burada sıklıkla bir çok yarışma düzenlenirdi. Bunun sebebi Şanlı Şehrin
insanlarının dövüş sanatlarına olan ilgisinden kaynaklıydı. Yarışmalar
sırasında sürekli çok sayıda seyirci yarışmayı izlerdi. Aynı zamanda çok fazla
bahis oynanırdı.
Aynı zamanda bir çok önemli aileden insanlar Kuzey
Savaşçı Alanındaki yerlerini çoktan almışlardı. Göksel İşaret Ailesinin üyeleri
alanın kuzey köşesinde ki yerlerini almışlardı. Onların Aziz Aileye olan
mesafeleri çok ta uzak sayılmazdı.
Geçmişte,
hiçbir aile Göksel İşaret Ailesine fazla dikkat etmezdi. Fakat şimdi,
hiçbir aile Göksel İşaret Ailesini göz ardı edemezdi.
Diğerlerini kıskandıran ve kızdıran diğer bir konu
ise Direktör Yang’ın da burada olmasıydı. O birde Simyacılar Derneğinin üç
kıdemlisiyle birlikte gelmiş ve Göksel İşaret Ailesinin hemen sağ tarafında
oturuyorlardı. Onlar Göksel İşaret Ailesiyle gülüyor sohbet ediyorlardı. Bundan
dolayı diğer aileler kıskançlıktan çatlamaya başlayacaklardı.
Normalde, aileler Direktör Yang ve Simyacılar
Derneğinin kıdemlilerine yaranmak için ellerinden gelenin en iyisini yaparlardı
fakat şimdi ne yaparlarsa yapsınlar Yang’ın ve kıdemlilerin dikkatini
çekememişlerdi. Aileler bunların gözünde hiçbir şeylerdi. (Yang ve
kıdemlilerin) Ancak Direktör Yang’ın Göksel İşaret Ailesinin üyelerine karşı
tavrı oldukça iyi ve nazikti.
“Küçük
kardeş Nie Li, geçen ki aldığın çömlek neredeyse Ablan Yang’ın hayatına mal
oluyordu. Bu durumu nasıl telafi etmeyi planlıyorsun acaba?”
dedi Yang Xin
tatlı tatlı Nie Li’ye bakarak. Gerçekte, durum o kadar da ciddi değildi. O gün
Yang Xin’i öldürmeye çalışanlar onun korumaları tarafından bir göz kırpma
süresince halledilmişlerdi. Herhangi bir tehlike yoktu yani. Fakat Nie Li’nin
önünde onun sesi oldukça ciddiydi.
Nie Li, doğal olarak, Yang Xin’in ne istediğini
biliyordu. Nie Li sakince gülümsedi ve “
O konu hakkında büyük abla Yang’a bir iyilik borçlandım” dedi.
“Güzel!”
Yang Xin gülümsedi, yumuşak belini biraz esnetti ve
“Neden bu turnuva daha başlamadı. Biraz
sıkılmaya başladım. Küçük kardeş Nie Li de katılacak mı ? Eğer katılacaksa
büyük ablanın bütün dikkati senin üzerinde olacak” dedi.
Diğer ailelerden bir çok adam Yang Xin’in bu
büyüleyici düzgün vücuduna büyümüş gözleriyle baktılar, onlar bakışlarını Yang
Xin’den kaçıramıyorlardı. Onlar Yang Xin esnediğinde onun dolgun göğüslerini
gördüler ve ağızlarından salya akmasına engel olamadılar.
Yang Xin’in güzelliği haricinde onun yüksek
statüsünden dolayı kimse göze batmaya cesaret edemedi. Onun etrafında kim
şaka yapabilirdi ki? O bir ailenin
kaderiyle oynayabilecek güçte birisiydi. Onun etrafında kim onu kızdırmaya
cesaret edebilirdi ki?
Yang Xin ona şehvetle bakan gözlerin farkına
varmıştı ve bunlara karşı tamamen ilgisiz kalmıştı. Bunun yerine onun gözleri
ara sıra Nie Li’yi keserdi.
Nie Li ve Yang Xin sohbet ederken Aziz Aileden
birkaç adam onlara doğru geliyordu. Onlara liderlik eden kişi ise Aziz Ailenin
Asıl Kıdemlisi Shen Ming idi.
“Direktör
Yang uzun zamandır görüşmüyorduk. Birkaç ailenin katıldığı bu dövüş sanatları
turnuvasına geleceği hiç tahmin etmiyordum.” Dedi Shen Ming
gülerek. Onun gözlerinde bir parça korku vardı. O Göksel İşaret Ailesinin Yang
Xin’i ve Simyacılar Derneğinden üç kıdemliyi çağıracak gücü olduğunu hiç
düşünmüyordu.
Aziz Ailenin üç ana aileden bir tanesi olmasına
rağmen güç konusunda Simyacılar Derneğinin hala arkasında kalıyorlardı.
Diğerlerini hesaba katmasak bile Aziz Aile tek başına Simyacılar Derneğinden
çok fazla miktarda iksir alıyordu. Eğer Simyacılar Derneği bu iksirleri
paylaşmayı ret ederse bunun etkileri çok büyük olurdu.
“Ben
turnuvayla ilgilenmiyorum. Buraya sadece Küçük kardeş Nie Li’yi izlemeye
geldim. Bahis bile oynayabilirim. Bu senenin bankerinin Aziz Aile olduğunu
duydum.”
Küçük kardeş Nie Li?? Shen Ming’in dikkati bir
anlığına Nie Li’ye kaydı. Nie Li ile Yang Xin’in arasındaki ilişkiyi gizlice
düşünmeye başladı.
“Doğru.
Biz, Aziz Aile bu senenin bankerleriyiz. Direktör Yang bir veya iki bahise
katılır mı acaba?” Shen Ming’in ifadesi bir anlık
sertleşti. Hangi salak Simyacılar Derneğinin maddi durumunun oldukça iyi
olduğunu bilmezdi ki. Aziz Aile bile olsalar onlarla
oynayamaya güçleri yetmezdi.
“Ben
rastgele oynuyorum. Benim tüm bahislerim sadece Nie Li’nin üzerine olacak. Asıl
kıdemli Ming, sizin endişe etmenize gerek yok. Ha Ha Ha.”
Dedi Yang Xin.
Nie Li bakışları önce Shen Ming’e kaydı daha sonra
Ming’in yanında duran Shen Fei’ye kaydı. O Shen Fei’in ona karşı şiddetli
bakışlarını gördü. Shen Fei Nie Li’den sadece onun nişanlısını çaldığı için
nefret etmiyordu. Nie Li’nin arkasında Yang Xin olmasaydı Shen Fei çoktan Nie
Li’nin yanına gelip onu havaya uçururdu.
“Haha!
Genç Usta Shen Fei, uzun zamandır görüşmemiştik.”
Nie Li Shen Fei’nin öfkeli bakışlarını tamamen görmezden geldi. Sanki onların
arasında hiç kin yokmuş gibi davrandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder