Düzenleyici: Rising Gambler
‘’ Bir insan mı? ‘’
Michael şaşkın gözlerle Yuuto’ya baktı. Micheal uzun yıllar yaşadıktan sonra genç
yaşlarda insanlarla şeytanlar arasındaki en bariz farkın büyü gücü olduğunu
biliyordu ama karşısında ki kişi nasılsa bu yaşında onun seviyesinde büyü
kullanabiliyordu. Bu Michael’ın gururunu kırmıştı.
‘’ Yuuto……. -sama….? ‘’
Beelzebub kendisine bir değil iki kere yardım eden insana
karşı ne söyleyeceğini bilemiyordu. İlk seferinde maceracılar loncasındaki
yardımı sayesinde kendini kaybetmeden problem çözülmüştü ve ikincisinde
gerçekten hayatını kurtarmıştı. Artık Yuuto’ya farklı duygularla bakmaya
başlamıştı.
‘’ Ne zaman bu kadar
güçlü yapmayı öğrendin? ‘’
‘’ Ne? Eh, hep
böyleydi sanırım. ‘’
Buldukları yeni numara olan yeri yıkarak aşağıya inme
yöntemiyle inerken 6F deki büyü sesini duyunca Yuuto o tarafa doğru yönelmeye karar
vermişti. Büyü sesinin boss odasından geldiğini düşünerek aslında daha
saldıranı görmeden boss ölmesin diye büyüye saldırmıştı ama sonuç olarak
bilseydi de aynısını yapacağını düşündü Yuuto.
‘’ Sana bir şey
sorabilir miyim? Büyünü güçlendirmek için bir hile mi kullanıyorsun? ‘’
‘’ Hile falan yok.
Sadece hızlı atmaya odaklanıyorum. ‘’
‘’ Atmak? ‘’
‘’ Ne kadar hızlı
atarsam o kadar hızlı gidiyor, eh tekrardan gösteriyim. ‘’
Konuşmasını bitirdikten sonra Yuuto su büyüsü kullanarak
elinde beyzbol topu boyutunda bir buz
sarkaçı yaptı ve Micheal’ın on santim solundan geçicek şekilde fırlattı.
Michael Yuuto’nun dövüş stilini gördüğünde kendini gülmekten
alamadı. Böyle bir büyü gücü pek rastlanmasa da asıl rastlanmayan şey bu kadar
güçlü bir fiziksel güç olmalıydı.
Kendisi büyü alanında deneyimli olmasına rağmen ilk defa büyü ve
fiziksel gücü birlikte kullanan birini görüyordu.
‘’ Fuahahaha! İlginç.
Oldukça İlginçsin! Sanırım dünya hala
insanları terk etmemiş. ‘’
‘’ ….Huh,
teşekkürler. ‘’
‘’ Afedersin. Benim
adım Michael. Michael Acard. Bana adını söyler misin? ‘’
‘’ Konoe Yuuto. ‘’
‘’ Fumu… Konoe
Yuuto-kun demek… ‘’
Michael başıyla Yuuto’yu onaylarcasına salladıktan sonra
konuşmasına devam etti;
‘’ Bu arada Yuuto-kun
sen büyük bir yanlış anlaşılma içindesin.
Dışarıdan tatlı bir kızı korumaya çalışan kişi olsan da aslında gerçekte
bu kız şeytan ırkından. ‘’
‘’ Biliyorum. ‘’
‘’ Biliyorum,
gerçekten de çok şaşırdın. 500 yıldır birlite yaşayan bir toplum olduğumuzdan
ayır etmek old-… ‘’
Michael bir anda Yuuto’nun söylediğini anlamıştı;
‘’….. Bekle,
Ne?! Yani bu kızın şeytan ırkından
olduğunu biliyordun ve beni durdurdun mu? ‘’
‘’ … Evet, durum
böyle. Bir sorun mu var? ‘’
‘’ …………… ‘’
Michael bir anda durumu kavrayamamıştı. 500 yıllık bir
düşmanlıktan sonra insan ırkı doğal olarak şeytan ırkının isminden bile korkar
olmuştu. Çocukken aileler geceleri yataklarından çıkarlarsa şeytan ırkının
onları yiyeceğine dair peri masalları olan
bir jenarasyonda büyümüş bir dönemde nasıl bir insan böyle bir tepki
verebilirdi ki?
‘’ Sanırım durum
hakkında yeterince bilgili değilsin.
Şeytanlar uzun yıllar boyunca insanlığın bölgelerine saldırılar yaptılar
ve hiç düşünmeden binlerce insanı katlettiler.
Şeytan Kral 500 yıl önce yenilip şu an barış olsa da çok yakın bir zamanda
geri dönecek ve kaos tekrardan başlayacak.
Şu an onu koruman demek, bizi asla anlaşamayacağımız bir duruma sokman
demek… ‘’
Bu Michael’ın Yuuto’ya son uyarısıydı ama Yuuto pek
umursamış gibi görünmüyordu;
‘’ İnsan ya da şeytan
olmasının bir önemi yok. Eğer tatlı bir
kız ise her daim onun tarafında olacağım. ‘’
Michael gülümseyen ifadesi yok olup ciddileşmişti. Yuuto’ya
doğru hareket etmeye başlamışken;
‘’ Sanırım tahtası
kırık bu beyni düzeltmek için bir yetişkinin seni biraz pataklaması gerekecek!
‘’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder